İçindekiler
Narkolepsi veya halk arasında kullanılan ismiyle uyku hastalığı, sinir sistemini etkileyen, anormal bir uyku hali ve ani uyku nöbetleri ile tanımlanabilen kronik bir uyku bozukluğudur. Hastalığın ortaya çıkışı genellikle 10 ila 25 yaş arasındadır. Ancak teşhis etmesi güç bir rahatsızlık olduğundan, çok daha geç teşhis konulması veya yanlış teşhis konulması tedaviyi geciktirebilir.
Yapılan araştırmalar bu hastalığın görülme sıklığının %0.5-2 olduğunu ortaya koymaktadır. Narkolepsi rahatsızlığı tek başına ölümcül değildir. Ancak hastalar, içinde bulundukları şartların bu rahatsızlıklarını tetiklemesiyle gün içerisinde uyanık kalmakta çok zorluk çekerler.
Narkolepsi hastaları, uyku günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu için yalnızca ‘’uyumayı seven’’ insanlar olarak tanımlanabilir. Yine de gün içerisinde rutinlerini yürütme, sorumluluklarını yerine getirme konusunda zorluk yaşarlar. Okul ve iş yaşamında başarısızlıklar yaşanması da sıklıkla gözlenen bir durumdur.
Ayrıca gün içinde yaşanan ani uyku atakları sebebiyle düşme, çarpma, yaralanma gibi kazalar da yaşanabilir. Narkolepsi hastalığı kişinin hayatını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen hatta zaman zaman hayati tehlike yaratan bir sorundur ve tedavi edilmesi gerekir.
Bu hastalık, genel olarak Narkolepsi Tip 1 ve Narkolepsi Tip 2 olmak üzere iki tip olarak tanımlanır. Tip 1, aynı zamanda katapleksili narkolepsi olarak da adlandırılır. Hastalığın bu çeşidi, güçlü duygular yaşama sonucunda ani kas tonusu kaybını ifade eder. Narkolepsi Tip 1 hastaları, kas boşalması, yere yığılma, yüz veya çenede sarkma, göz kapaklarının düşmesi veya peltek konuşma gibi semptomlar yaşayabilirler. Bu belirtiler genellikle 2-10 saniye arasında sürdüğü için çok kısa sürelidir.
Hastalığın belirtileri, hastalara doğru tanı konulabilmesi ve tedaviye başlanması için önemlidir. Narkolepsi hastalığının belirtileri ise şu şekilde sıralanabilir;
Günümüzde narkolepsi nedenleri tıp uzmanları tarafından kesin olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte Tip 1 narkolepsisi olan bireylerin hipokretinin seviyelerinde düşüklük olduğu gözlemlenmiştir. Hipokretin, bireyin beyninde REM uykusunu düzenlemeye yardımcı olan ve uyanıklık halini sağlayan önemli bir nörokimyasaldır. Narkolepsinin kalıtsal olduğu düşünülse de bu oldukça düşük bir orandır. Bu hastalık, genel olarak erkeklerde kadınlardan daha fazla görülmektedir.
Narkolepsi teşhisi için uzmanlara danışmak şarttır. Normal şartlarda doktorlar, gündüzleri aşırı uyku hali ve katapleksi gibi belirtilerden yararlanarak uyku hastalığı için bir ön tanı koyabilirler. Daha sonrasında kesin tanı konulması ve tedavi süreci çizilmesi için hastayı bir uyku uzmanına yönlendirecektir.
Hastalığın kesin tanısı için uyku uzmanlarının gözetiminde, uyku merkezinde bir gece kalmak gerekir. Bu test sayesinde narkolepsi teşhisi konulabilir ve hastalığın şiddeti belirlenebilir.
Hastalığın tanı evresinde daha farklı ölçütler ve testler de vardır. Bu süreçte uzman doktor öncelikle kişiden Epworth Uykululuk Ölçeği isimli birkaç sorudan oluşan bir form doldurmasını isteyecektir. Hastalığın teşhisinin kesin olarak kullanılabilmesi için farklı testler de tanı sürecinde kullanılmaktadır.
Tedavi sürecine geçmeden önce doktorun, bireyin uyku geçmişini ayrıntılı bir şekilde bilmesi gerekmektedir. Bunun için birkaç sorudan meydana gelen Epworth Uykululuk Ölçeği isimli bu test açıklığa kavuşturmada fayda sağlayacaktır. Bu soruların arasında, örneğin öğle yemeği sonrası gibi belirli durumlarda ve zamanlarda bireyin uyuma oranı ve sıklığının ne kadar olduğu yer almaktadır.
Bununla beraber doktor bireyin uyku düzeninin ayrıntılı bir programının bir veya iki hafta boyunca tutulmasını isteyebilir. Bu uyku programı, uyku düzeni ile uyanıklık döneminin karşılaştırılmasının yapılmasına yardımcı olabilir.
Buna ek olarak bireyin bir aktigraf kullanması istenebilir. Bir kol saatine benzeyen bu aygıt, hem bireyin hareket etme ve dinlenme sürelerini karşılaştırır hem de ne zaman ve nasıl uykuya daldığını dolaylı olarak ölçer. Ayrıca bu aygıt doktorun, hastanın uyku sürecini takip etmesine yardımcı olur
Uyku merkezinde, narkolepsi şüphesi taşıyan bireylerin üzerinde polisomnografi testi de gerçekleştirilebilir. Polisomnografi testi, bireyin kafa derisine yerleştirilmiş olan elektrotlar aracılığıyla uyuma sırasında beynin göndermiş olduğu çeşitli sinyalleri ve beyin aktivitelerini ölçer. Bu test; beynin, kalbin, kasların elektriksel faaliyet değerlerini ve gözlerin hareket değerlerini ölçer. Bireyin solunum değerleri de ölçülür.
Çoklu uyku gecikme testi ise bu hastalığın teşhisinde kullanılan bir başka yöntemdir. Bu test sayesinde bireyin gün boyunca uykuya dalmasının ne kadar sürdüğü ölçülür. Bireyin her biri iki saat arayla olacak şekilde dört veya beş kez şekerleme yapması istenir. Uzmanlar bu aşamada bireyin uyku düzenini gözlemleyip takip eder. Narkolepsisi olan bireyler uykuya kolaylıkla dalarlar ve NREM uykusu yaşamak yerine doğrudan REM uykusuna girerler.
Bu testler sayesinde bireyin belirti ve semptomlarının kronik uyku yoksunluğu, yatıştırıcı ilaçların kullanımı, uyku kalitesinin düşüklüğü ve uyku apnesi gibi gündüz aşırı uyku haline sebep olabilecek diğer olası nedenlerinin elenmesine yardımcı olabilir.
Ne yazık ki narkolepsi, kalıcı tedavisi bulunmayan kronik bir durumdur. Bununla birlikte, çeşitli tıbbi ilaçlar ile yaşam tarzı değişiklikleri narkolepsi tedavisinde kullanılan yöntemlerdir. Bireyin semptomları yönetmesine ve normal bir hayat yaşayabilmelerine yardımcı olabilir. Aynı zamanda bireyin çevresindeki yakınlarından alacağı destek narkolepsi ile mücadelesinde yardımcı olabilir.
Narkolepsi tedavisinde önerilen ilaçlar her zaman bir uzman kontrolünde gerekli doz zamanlarda kullanılmalıdır. Farklı durumlarda kullanılan soğuk algınlığı veya psikiyatrik ilaçlar uyku hali ve uyuşukluk yaratabileceği için kullanımından mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
Bireyin gerçekleştireceği yaşam tarzı değişiklikleri, narkolepsi semptomlarının tedavisinde ve kontrol altına alınmasında önemli bir yer tutmaktadır. Bu hastalıkla mücadele sırasında bir uyku programına sahip olmak ve bağlı kalmak önemlidir. Bireyin her gün aynı saatte uyuması ve uyanması, belirtilerin azalması konusunda etkili olabilir.
Gün boyunca düzenli aralıklarla kısa şekerlemeler ve monoton işleri sürdürürken kısa molalar vermek birey için canlandırıcı olabilir ve uykulu olma halini kısa süre de olsa ortadan kaldırabilir. Bazı vakalarda hastalar daha uzun şekerlemelere ihtiyaç duyabilmektedir.
Birey nikotin ve alkol kullanmaktan kaçınmalıdır. Özellikle geceleri sigara içilmesi bireyin belirtilerini ve semptomlarını daha ağır hale getirebilir. Uyku düzeninin sağlanması için yoğun kafein tüketiminden de kaçınılmalıdır.
Bireyin yatmadan en az dört ile beş saat önce hafif ve düzenli egzersiz yapması hem gün boyunca kendisini daha enerjik hissetmesine hem de geceleri daha iyi uyumasına yardımcı olabilir.
Hastanın, durumu ve hastalığı konusunda yakınlarına, işverenine veya öğretmenlerine karşı doğru bilgilendirme yapması önemlidir. Bunun yanı sıra birey, narkolepsi ile başa çıkma yollarını bulmak için onlarla birlikte çalışmalıdır.
Bireyin uzun mesafe araç kullanması durumunda, sürüş sırasında bilincinin uyanık kalmasını sağlayacak bir ilaç programı oluşturmak için mutlaka doktora başvurması gerekmektedir. Birey uykunun yaklaştığını hissettiği anda güvenliği için kısa bir şekerleme amaçlı yolculuğa ara vermelidir Ayrıca çok uykulu hissediyorsa ve ağır uyku atakları yaşıyorsa hiç araç kullanmamalıdır.
Toplumun geneline bakıldığında oldukça nadir rastlanan, kişide uyku atakları ve gün içinde geçmeyen bir uyuşukluk haline sebep olan bir hastalıktır.
Narkolepsi, nöropsikiyatrik bir durum olmakla birlikte kişinin hayatını etkileyen bir hastalıktır. Kişi uyku haline geçerken beyninin onu uyanık tutamama halidir.
Narkolepsi hastası olmayan bir bireyin normal uykuya dalış süreci, hızlı olmayan göz hareketleri içeren uyku yani NREM uykusu adı verilen bir aşama ile başlamaktadır. NREM uykusu sırasında, bireyin beyin dalgaları ve beyinde izlenen aktivite seviyesi gözle görülür seviyede yavaşlamaktadır. NREM uykusu bireyde bir saat kadar devam eder. Daha sonra beyin faaliyetlerinde değişim gözlemlenir ve normalde hızlı göz hareketli uyku yani REM uykusu başlar. Rüya genellikle REM uykusu sırasında görülmektedir.
Narkolepsisi olan birey vakalarında ise birey hem geceleri hem de gündüzleri fark etmeksizin önce NREM uykusu aşamasını atlayarak aniden REM uykusu aşamasına geçebilir. Hastaların yaşadığı katapleksi, uyku felci, halüsinasyonlar gibi bazı belirtiler, REM uykusu sırasında beyinde ve vücutta meydana gelen değişikliklerle benzerlik göstermektedir. Ancak derin uyku sırasında değil, uyku ile uyanıklık arası sırasında ortaya çıkmaktadır.
Narkolepsiye, uyku ve uyanıklığı kontrol eden beyin kimyasallarındaki dengesizlik sebep olur. Psikiyatrik veya psikolojik problemlerle oluşmaz.
Hastaların olur olmadık yerlerde ve anlarda uykuya daldıklarını görmek olasıdır. Bu uyku ataklarının öncesinde farkına varılamaz ve önlenemez. Gün içerisinde yaşanan kısa uyku atakları birden fazla kez olabilir. Genellikle narkolepsisi olan hastalar, bu kısa uykular sonucunda kendisini iyi ve dinlenmiş hissederek uyanmaktadır. Ancak uyku hissi ve ihtiyacı birkaç saat sonra tekrar kendini gösterecektir. Gün içinde yaşanan ataklara ek olarak gece uykusu esnasında sık sık uyanma yaşanır.
Narkolepsi hastalarında hypocretin denen bir maddenin eksik olduğu saptanmıştır. Beynimizde bulunan dopaminin temel olarak uyanıklığın ortaya çıkmasını ve gün içinde uyanıklık halinin sürdürülmesine yardımcı olduğu da bilinmektedir.