İçindekiler
Sürekli üzgün hissetme hali ve hayatın akışına karşı ilginin kaybolması olarak tanımlanabilen depresyon, bir duygu durum bozukluğudur. Günlük dilde tanısı konulmamış üzüntü hali için de kullanılan depresyon kelimesiyle karışmaması adına majör depresif bozukluk veya klinik depresyon tanımlamaları bu duygu durum bozukluğunu anlatmak için kullanılabilir.
Sanılanın aksine klinik depresyon geçici bir üzüntü hali olmaktan öte, kişinin düşünce ve davranışlarını etkileyen duygusal ve fiziksel sonuçları olan bir psikolojik rahatsızlıktır. Kişinin günlük yaşamını sürdürmekte zorlanmasına varan sonuçlarıyla klinik depresyon intihar düşüncesini dahi tetikleyebilen ciddi bir durumdur.
Bu sebeple depresyonu bir anda çözülmesi mümkün olan basit bir sorun olarak görüp gerekli önlemleri almamak ilerleyen süreçte daha ciddi sorunlara yol açabilir. Basit bir rahatsızlık olmayan klinik depresyon, bazı vakalarda uzun zaman almakla birlikte, tedavi edilebilir bir durumdur. Eğer depresyonda olduğunuzu düşünüyorsanız veya bu durumla ilgili bir teşhis/tanı konduysa şimdi alanında uzman bir online psikolog ile görüşebilir ve terapi alabilirsiniz.
Majör depresif bozukluk; kalıcı üzüntü, mutsuzluk ve ilgi kaybı durumunu ifade eden bir psikolojik rahatsızlıktır. Psikolojik hastalıklar kapsamında en sık karşılaşılan depresyon, kişilerin günlük hayatlarını dahi yönetebilmelerini güç kılmaktadır.
Majör depresif bozukluk; zihinsel, duygusal ve fiziksel sağlığı etkileyen farklı belirtiler göstermektedir. Bu rahatsızlık; ilaçlar, terapiler ve yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte tedavi edilebilir.
Depresyonda genetik faktörlerin etkili olduğu bilinmekle birlikte neyin tam sebep olduğunu söylemek mümkün değildir. Diğer birçok psikolojik rahatsızlık gibi klinik depresyon da çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Klinik depresyonun nedenleri genel olarak şu şekilde sıralanabilir;
Depresyon tedavi edildiği takdirde çözüme ulaşabilecek bir rahatsızlık olmakla birlikte tedavi edilmediği durumlarda gittikçe daha da kötüleşebilir. Tedavi için uzman desteği alınmaması ya da tedavi sürecinin yarım bırakılması durumunda da ortaya çıkabilecek sorunların başlıcaları
Birçok psikolojik rahatsızlıkla karıştırılma ihtimali olan klinik depresyon teşhisi için öncelikli olarak fiziksel muayenenin yapılması gerekir. Depresyonun fiziksel etkenlere bağlı olup olmadığını anlamak için tam kan sayımı ve tiroit bezi testi yapılabilir.
Fiziksel muayenenin ardından psikiyatrik bir değerlendirme gerçekleştirilir. Psikolog tarafından sorulan sorularla kişinin duygu ve davranışları incelenir ve depresyon tanısı konulur.
Depresyon türleri, kişide depresyon oluşum nedenlerine bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Depresyon türleri; klinik depresyon (majör depresif bozukluk), kalıcı depresif bozukluk (KDB), Yıkıcı duygu durum düzenleyememe bozukluğu, premenstrüel disforik bozukluk, atipik depresyon ve tıbbi duruma bağlı depresif bozukluk şeklindedir.
Majör depresyon veya klinik depresyon; uzun süre üzgün, keyifsiz veya değersiz hissedilen durumlarda ortaya çıkmaktadır. Uyku sorunlarına, iştah bozukluğuna sebebiyet verebilmektedir. Majör depresyon, depresyon türleri içinde en şiddetli tür olarak değerlendirilir ve yaygın bir şekilde görülür.
Kalıcı depresif bozukluk, en az iki yıl süren hafif veya orta dereceli depresyon türü olarak tanımlanabilmektedir. Kalıcı depresif bozukluk semptomları ise majör depresif bozukluğa oranla daha az şiddetlidir.
Yıkıcı duygu durum düzenleyememe bozukluğu; özellikle çocuklarda kronik, yoğun sinirlilik ve öfke patlamalarına neden olan bir depresyon türüdür.
Premenstrüel disforik bozukluk, adet öncesinde oluşmaktadır. Bu depresyon türü; aşırı sinirlilik, anksiyete ya da duygu durum semptomlarına sebep olmaktadır.
Atipik depresyon, majör depresif bozukluk belirtileri gösteren bir depresyon türüdür. Ancak tek farkı, olumlu olaylar karşısında kişinin ruh halinde geçici bir iyileşme görülebilmektedir. Atipik depresyon belirtileri arasında iştah artışı ve reddedilme duyarlılığı bulunmaktadır.
Bazı tıbbi durumlar, depresyona sebep olabilmektedir. Kalp hastalığı, parkinson hastalığı ve kanser gibi hastalıklar bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bu hastalıkların tedavisiyle birlikte depresyonda da iyileşmeler görülebilir.
Depresyon; çocuklar da dahil olmak üzere her yaştan bireyi etkileyebilecek bir durumdur. Belirli risk faktörleri ise depresyona yakalanma olasılığını arttırabilmektedir. Depresyondan etkilenme olasılığı yüksek olan kişilerde bulunan özellikler şu şekilde ifade edilebilir:
Depresyon, tekrar etme olasılığı yüksek olan bir psikolojik rahatsızlıktır. İş değişikliği, hastalıklar, özel hayattaki değişiklikler gibi durumlar; depresyonun tetikleyicisi olabilir. Özellikle de kişinin daha öncesinde bir depresyon yaşantısının bulunması, tekrardan bu durumdan muzdarip olma olasılığını arttırır.
İlaçla tedavisi mümkün olan depresyonu tedavi edebilmek için bir uzman kontrolünde olmak gerekir. Kişinin içinde bulunduğu depresyona karşı en etkin ilacı bulabilmek bazı vakalarda zaman alabilir ve bu süreçte birkaç farklı ilaç denenmesi gerekebilir. İlaçlar etkilerini ancak birkaç hafta sonra gösterdiğinden sabırlı olmak tedavi sürecinde çok önemlidir.
Tedaviyi aksatan en önemli sorunların başında uzman görüşü almadan ilaç kullanımını bırakmak ya da ara vermek gelir. Kullanılan ilacın mutlaka doktorun önerdiği zamanda ve şekilde bırakılması tedavi sürecinin başarıya ulaşmasında çok önemli rol oynar. Ayrıca, tedaviyi birden sonlandırmak veya birkaç dozu atlamak yoksunluk semptomlarına yol açabileceği gibi depresyonun daha kötüye gitmesine de neden olabilir.
Uzman kontrolünde kullanılan çoğu antidepresan güvenilir kabul edilebilir ancak tüm ilaçlar gibi antidepresanların da yan etkileri olduğu unutulmamalı, özel durumlar konusunda doktor mutlaka bilgilendirilmelidir. Buna rağmen yan etkileri görüldüğünde de mutlaka doktora bilgi verilmeli, rahatsızlık hissedildiği durumda ilacı bırakmak yerine farklı bir ilaca geçmenin mümkün olup olmadığı konuşulmalıdır.
Aynı sebeplerle antidepresan kullanan kişilerin, özellikle ilaca yeni başlayan ve dozaj değişikliğine gidenlerin durumlarının yakından gözlemlenmesi gerekmektedir. İlaçla birlikte depresyonun kötüleşmesi ya da olağan dışı davranışların ortaya çıkması halinde mutlaka doktora bilgi verilmelidir.
Genellikle antidepresan tedavisi uygulanan depresyonun tedavisinde terapi süreci de önemli rol oynar. Depresyon tedavisindeki kişinin bir psikolog ile içinde bulunduğu durumun seyri ile ilgili konuşması tedavi sürecini hızlandıran bir yöntemdir.
Depresyon için bilişsel davranışçı terapi veya kişilerarası terapi gibi farklı psikoterapi türlerinin etkili olduğu bilinir. Ayrıca, uygulanan psikoterapi sonucunda kişinin sağlıklı ilişkiler kurmasına, zorluklarla baş etmesine, sağlıksız davranışlarını değiştirmesine, gerçekçi hedefler belirlemesine ve hayatının kontrolünü kazanmasına da destek olunur.
Klinik depresyonun şiddetli bir hale gelmesi halinde bireyin kendisine ya da başkalarına zarar vermesini engellemek adına hastanede yatarak tedavi de gerekli olabilir. Hastanede yatarak sağlanan psikiyatrik tedavi, bireyin ruh hali düzelene kadar sakin ve güvende kalmasına yardımcı olabilir.
Çocuklarda depresyon görülür mü?
Depresyon çocukluk döneminde de görülebilen bir rahatsızlıktır. Bu dönemde tedavi edilmezse erişkinlikte de devam edebilir.
Antihipertansif ilaçlar, kalp ilaçları, antiinflamatuar ilaçlar, antibakteriyel ilaçlar, hormonlar depresyona neden olabilir. Ayrıca, ilaç ve alkol yoksunluğu da depresyona yol açabilir
Böyle bir dönüşüm söz konusu değildir. Depresyon ağırlaştığında ağır depresyona dönüşür
Depresyon genellikle 20'li yaşlarda başlar, ancak her yaşta ortaya çıkabilir. Psikoterapi desteği ile tedavi edilebilir.
Depresyon teşhisi erkeklere oranla çok daha fazla sayıda kadına konulmaktadır. Ancak bunun nedeni fiziksel özelliklerden çok kadınların tıbbi yardım istemeye daha meyilli olmasıdır.
Depresyonun bir çeşidi olduğu bilinen psikotik depresyonda, psikozun sanrılı düşünceleri görülebilir. Bu durum beraberinde halüsinasyon ve sanrıları da getirebilir.