İçindekiler
İlişkide bağlanma stilleri, kişilerin geçmişte yaşadıkları deneyimler doğrultusunda oluşmaktadır.
İlk İlişkiler, doğumla birlikte kurulmaya başlanır. Ebeveynlerin ya da bebeğe birincil bakım veren kişilerin bebekle aralarındaki etkileşim, ikili ilişkilerin oluşmasına zemin hazırlar.
Bebeklikle birlikte yaşanmaya başlanan ilişkisel deneyimler; kişinin gelecekteki yaşantısına, yetişkin olarak kuracağı ilişkilere yön verir.
Yaşanan olumlu ya da olumsuz deneyimler, kişilerde uzun süreli etkiler yaratabilmektedir. Kişilerin ilişkilerde sahip olacağı bağlanma stilleri konusunda da bu deneyimler büyük rol oynamaktadır.
Yalnız kalmaktan korkan, partnerine güvenmekte güçlük çeken kişiler, ilişkide bağlanma stilleri konusunda bilgi sahibi olmak ister.
İlişkilerde yaşanan birçok sürecin açıklaması, çeşitli yollarla yapılabilir. “Bağlanma Teorisi” sayesinde kişiler bağlanma stilleri hakkında bilgi sahibi olabiliyor ve öz farkındalığını arttırabiliyor.
İlişkide bağlanma stilleri hakkında bilgi sahibi olan kişiler, toksik bir ilişki yaşamadan daha sağlıklı ve uzun soluklu ilişkiler kurabiliyor.
Bazı bağlanma kuramcılarına göre bir kişinin küçüklüğünde ebeveyni ile kuracağı bağlanma ilişkisi, bir kişinin erişkinlikte başka insanlarla kuracağı ilişkinin niteliğinde ve insanlardan beklentilerinde belirleyici etken olmaktadır.
Anne ve çocuk arasında gelişen duygular, özellikle de korku ve stres anlarında birbirlerine sağladıkları güven ve destek hisleri bağlanma ilişkisini oluşturmaktadır.
Bağlanma iki taraflı olan bir ilişkidir. Bu ilişki, her iki tarafın da birbirinin ihtiyacını karşılaması ile gelişim gösterir.
Bağlanma Teorisi, hayvan gözlemleri ve deneyleri sonucunda geliştirilmiş bir teoridir. Bağlanma ile ilgili ilk araştırmalar, John Bowlby ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilmiştir.
Bağlanma Teorisi, insanların sosyal varlıklar olduğunu kabul eder. Bu teori, insanların diğer insanları sadece temel ihtiyaçlarını karşılayacak birer araç olarak algılamadıklarına vurgu yapar.
John Bowlby tarafından yaratılan ve Amerikalı Psikolog Mary Ainsworth tarafından geliştirilen bu teoriye göre, birincil bakıcılar ile kurulan bağın önemi büyüktür. Bebeklik ve çocukluk döneminde kurulan bağlar; kuracağınız ilişkileri nasıl geliştirebileceğinizi, ilişkilerde nasıl bir tutum ve davranışta bulunmanız gerektiğini belirlemektedir.
Bağlanma stilleri, kurulan ilişkilerde farklı etkileşim ve davranış biçimleri ile bağlantılı bir şekilde ele alınabilir.
İlişkide Bağlanma stilleri; erken çocukluk döneminde çocukların ve ebeveynlerin nasıl bir etkileşimde olduklarına odaklanır. Bu tecrübeler ışığında oluşan bağlanma biçimleri, yetişkinlik döneminde kurulan ilişkilerde de etkisini sürdürür.
İlişkide bağlanma stilleri 4 farklı başlıkta ele alınır. Bağlanma teorisine göre bağlanma stilleri şunlardır:
Güvenli bağlanma, çocukluk döneminde çocuğun birincil bakıcısı ile arasındaki güven bağı ile ilişkilidir. Çocukluk dönemi, güvenli bağlanmayı beraberinde getirir.
Güvenli bağlanma stilinde üzerinde durulması gerekli olan nokta; çocukluk döneminde kurulan güven bağının kişiyi güvende, anlaşılmış, rahatlamış ve değerli hissetmiş olmasıdır.
Peoples’ e göre; çocukluk döneminde çocuklar, birincil bakıcılarını rol model alır. Yetişkinlik döneminde ise ortaya çıkacak olan güvenli bağlanma, çocukluk dönemiyle sürekli etkileşim halindedir.
Güvenli bağlanma stilinin çeşitli belirtileri vardır. Bu belirtiler şunlardır:
Bir ilişkide güvenli bağlanma varsa kişiler, fiziksel ve duygusal anlamda kendilerini güvende hisseder. Bu durum neticesinde de kişiler yalnızca özel hayatlarında değil, diğer sosyal ilişkilerinde de sağlıklı iletişim kurabilecektir.
Güvenli bağlanma stiline sahip olan kişiler, ilişkilerini iyi bir şekilde yönetebilme eğilimine sahiptir. Pozitif, güvenilir ve partnerine karşı sevgi dolu oldukları gözlemlenir. Bu duruma bağlı olarak ilişkilerinde kıskançlık gibi konular gündeme gelmez. Bu stile sahip kişiler, sevilmeye layık olduklarını düşünürler. Her hangi bir dış güvenceye ihtiyaç duymazlar.
Kaçıngan bağlanma stilinde kişiler, fiziksel ve duygusal yakınlık geliştiremezler. Uzun süreli ilişki kuramazlar. Bu durumun birincil bakıcılar ile bağlantılı olduğu düşünülür.
Kişinin çocukluğu katı ya da duygusal anlamda mesafeli bir birincil bakıcı ile geçtiyse, yetişkinlik döneminde kişi kaçıngan bağlanma stiline sahip olabilir.
Bu bağlanma stiline neden olduğu tahmin edilen bazı ebeveynlerin tam anlamıyla ihmalkar olduğu düşünülür.
Kaçıngan bağlanma stilinin en belirgin belirtileri şunlardır:
Kaçıngan bağlanma stiline sahip olan kişilerin romantik ilişkilerinin derinlik kazanmasının mümkün olmadığı düşünülmektedir.
Peoples; bu bağlanma stilinin romantik ilişkilerde diyaloğa izin verdiğini; fakat duygusal bir yakınlaşmadan kaçındığını dile getirir.
Kaygılı bağlanma (güvensiz bağlanma) stilinin gelişmesinde rol oynayan 4 temel nedeninin olduğu dile getirilir. Bu nedenler şu şekildedir:
Diğer bağlanma stillerinde olduğu gibi kaygılı bağlanma stilinin oluşumunda da çeşitli faktörlerin rol oynadığını söyleyebiliriz. Bu faktörlerin başında, çocuğunun ihtiyaçlarına karşılık vermeyen ebeveynlerin yer aldığı söylenebilir.
Kaygılı bağlanma stilinin belirtileri şunlardır:
Bu bağlanma stili, romantik ilişkilere olumsuz bir şekilde yansır.
Kaygılı bağlanma stiline sahip olan kişilerde kendini sevilmeye değer biri olarak görmeme durumu sıklıkla görülür. Bu durumun sonucunda ise bu bağlanma stiline sahip kişiler, partnerlerinden sürekli güvence bekler.
Bu Bağlanma stiline sahip olan kişiler, ilişkilerinde her olumsuzluk ve zorlukla karşılaştıklarında kendilerini sorumlu tutarlar. Kıskançlık, güvensizlik gibi durumları sürekli gündeme getirirler.
Düzensiz bağlanma stiline sahip olan kişiler, ilişkilerinde tutarsız davranışlar sergilerler ve güven problemi çekerler.
Düzensiz bağlanma stilinin oluşma nedenleri şunlardır:
Düzensiz bağlanma stiline sahip kişilerin kafalarının karışık olduğu ve ne istediğini tam olarak bilmediği gözlemlenir.
Düzensiz bağlanma stilinin belirtileri şunlardır:
Düzensiz bağlanma stiline sahip olan kişilerin, partnerinin kafasını karıştıran ve ön görmesinin zor olduğu davranışlarda bulunabildiği görülüyor.
Bu stile sahip olan kişilerin romantik ilişkilerinde bağımsız ve mesafeli biri olmakla duygusal ve yapışkan biri olmak arasında git gel yaşadığı biliniyor.
Saplantılı Bağlanma, kaygılı bağlanma stilinin sonucu olarak oluşur. Düşük benlik algısı ile ortaya çıkar. Kişinin kendisini olumsuz algılamasıyla ve partnerini olduğundan daha iyi bir noktaya koymasıyla başlayan bir bağlanma türüdür.
Bu kişilerde özgüven eksikliği görülür. Kişi, sevilemez olduğuna dair bir inanca sahiptir. Kendisini, ilişkisini ve özellikle de partnerini sorgular. Bu sorgulamalar sonucunda kıskançlık duygusuyla ve kaybetme korkusuyla karşı karşıya kalan kişi, partnerine baskı yapmaya başlar. İlişkisindeki kontrol hissini arttırmaya çalışır.
Sağlıklı bir ilişkide olması pek mümkün olmayan bu gerçek dışı kontrol isteği, beraberinde şiddet ve diğer tehlikeli davranışları getirebilmektedir.
Bağlanma stilleri, yetişkinlerin ilişkilerinde bağlılık ve yakınlık faktörleriyle doğrudan ilişkilidir. Bağlanma stilleri, ilişkilere yön veren ve kişilerin ilişkilerindeki yerini belirleyen özelliklere sahiptir. Bundan dolayı ilişkilerde bağlanma stillerinin önemi de büyüktür.
Güvenli bağlanma stiline sahip olan kişiler, ilişkilerinde sağlıklı ve güven dolu bir şekilde bağlılık geliştirir.
Kaygılı bağlanan kişiler ise ilişkinin olgunlaşmasına zaman vermez. İlişkide sürekli kaygılı bir halde olup partnerine bunu yansıtır.
Kaçıngan bağlananlar, ilişkide bağlılık kurma konusunda isteksiz olurlar. Bu bağlanma stiline sahip olan kişi, partneriyle arasına mesafe koyar.
Kişinin bağlanma stilini değiştirebilmesi için öncelikle hangi stile sahip olduğunu fark edebilmesi gerekir.
İlişkilerde bağlanma stilleri konusunda bilgi sahibi olan ve bu yönde sahip olduğu özellikleri fark edebilmeyi başaran kişiler, romantik ilişkilerindeki yerlerini belirlemek için harekete geçebilir.
İlişkilerde Bağlanma stilleri, “bağlanma teorisi” kapsamında gelişme gösterir.
Bağlanma ilişkilerinin bebeklik döneminde başladığı ve bu dönemde meydana gelen gelişmelerin yetişkinlik dönemindeki bağlanma stillerine yön verdiği düşünülür.
Bağlanma stilleri; güvenli bağlanma, kaçıngan bağlanma, kaygılı bağlanma ve düzensiz bağlanma şeklinde dört başlıkta ele alınır.
Bağlanma stillerinin, kişilerin romantik ilişkilerindeki yerinde belirleyici faktör olduğu düşünülmektedir.
Özellikle de güvenli bağlanma stiline sahip olan kişilerin romantik ilişkilerinde ve sosyal ilişkilerinde oldukça güzel hissettikleri söylenebilir.
Kaçıngan bağlanma, kaygılı bağlanma ve düzensiz bağlanma stillerine sahip olan kişilerin ise genel olarak romantik ilişkilerinde karamsar, kıskanç, toksik seyirli olduğu görülür.
İlişkilerinde bağlanma korkusu yaşayan erkekler, yakınlık ve duygusal temas kurabilme noktasında yetersiz bir tutum sergiler.
Kaçıngan bağlanan kişiler, yakınlıktan ve bağ kurmaktan kaçınmaktır. Kendilerini bağlanma duygusuna karşı savunmasız görürler. Yakın ilişkilere ihtiyaç duymadıklarını düşünürler.
Kaygılı bağlanma stiline sahip olan kişiler, partnerlerinin onları sevmekten vazgeçeceğini düşünürler. Bu kişiler terk edilme korkusunu yoğun bir şekilde hissederler.
Partnerleriyle uzak oldukları zamanlarda, aldatılacaklarını düşünürler. İlişkiler bu kişilerin odak noktasında yer alır. İlişkileri hakkında sürekli düşünürler.