Bir kayıp veya ayrılık sonrasında bireyin yaşadığı duygusal ve psikolojik tepkilerin bütününe yas süreci denir. Yas süreci aşamaları, kaybedilen kişi veya nesnenin yokluğuna duyulan üzüntü, öfke, kabullenme ve sonrasında adaptasyon sürecini içerir.
Bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda, herkesin yasını yaşama şekli farklılık gösterir. Yas süreci, psikolojik sağlığın korunması ve duygusal iyileşmenin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Akademik çalışmalar, bu sürecin sağlıklı bir şekilde yönetilmesinin bireylerin yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkiler yarattığını göstermektedir.
Yas, bireylerin kayıp yaşadıklarında geçirdikleri zorlu bir dönüşüm sürecidir. Bu dönemde, bireyler duygusal dalgalanmalar ve psikolojik değişimler yaşarlar. Yas süreci evreleri psikolojide 5 aşamada incelenir. Ancak bu süreç her birey için farklılaşabilir. Kimi zaman sıra değişebilir veya birey ilerleme kaydettiğini düşünürken başa sardığını hissedebilir. Bu noktada psikolojik destek almak büyük önem taşır.
Yas sürecinin evreleri arasında ilk aşama olan inkar, bireyin yaşanan kaybı gerçek dışı hissetmesine ve kabul etmekte güçlük çekmesine neden olur. Bu durum, genellikle koruyucu bir mekanizma olarak işlev görür.
Ayrılık veya ölüm sonrası yas süreci, kaybın gerçekliğiyle yüzleşildiğinde, bireyin sıklıkla öfke duyguları yaşaması ile özdeşleşir. Bu öfke, kaybedilen kişiye, kendisine veya duruma yönelik olabilir.
Ölüm veya ayrılık sonrası yas süreci aşamasında, birey genellikle kaybı geri alabilecek bir yol bulma umudu içinde, “eğer” ve “keşke” türünden düşüncelere saplanır.
Kaybın tam anlamıyla fark edilmesiyle birlikte, birey derin bir üzüntü ve çaresizlik hissi yaşayabilir. Bu, yas sürecinin en ağır evresidir.
Yas sürecinin son evresinde, birey yaşanan kaybı gerçek olarak kabullenir ve hayatına bu yeni gerçeklikle devam etmeyi öğrenir.
Ölüm, ayrılık veya boşanma sonrası yas süreci, bireylerin yaşadığı derin kayıpların ardından deneyimledikleri bir dizi duygusal, fiziksel veya psikolojik tepkileri içerir. Her ne kadar bu süreçte bireylerin deneyimledikleri belirtiler farklılık gösterse de ölüm veya ayrılık yas süreci belirtileri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Ölüm yas süreci, insan hayatının kaçınılmaz bir parçasıdır. Ancak her kaybın doğası farklıdır ve dolayısıyla bireyin bu kayba verdiği tepki de farklılık gösterebilir. Psikolojide yas türleri üçe ayrılabilir:
Akut yas, kaybın hemen ardından ortaya çıkan, genellikle yoğun ve kısa süreli duygusal bir tepkidir.
Travmatik yas, şiddetli veya beklenmedik bir kayıp sonucu meydana gelir. Birey, aşırı stres, korku ve bazen travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtileri gösterebilir.
Karmaşık yas, normal yas sürecinin ötesinde uzun süren ve kişinin günlük işlevselliğini ciddi şekilde bozan bir yas türüdür.
Bireylerin hayatında derin izler bırakabilen kayıp ve yas, duygusal yükün hafifletilmesi ve sağlıklı bir iyileşme sürecinin desteklenmesi süreçlerini içerir. Yas sürecinde yapılması gerekenler arasında en önemli adım psikolojik destek almaktır.
Yas süreci psikolojik danışma, yas sürecinin sağlıklı bir şekilde atlatılabilmesini sağlar. Psikolojik destek ile yas sürecine müdahale, sadece terapi saatlerinde değil terapi sonrasında bireyin çabaları ile daha ileri seviyeye taşınabilir.
Yas sürecinde neler yapılmalı sorusuna cevap olarak aşağıdaki temel adımlar izlenebilir: